HAKKIMDA



                  İstanbul’da doğdum ama çocukluğumun büyük kısmını Adapazarı’nda geçirdim. Babaannemin bahçeli ve sevgi dolu evinde büyüdüm. Çocukken en büyük zevkim hayali arkadaşlarımla ve kedilerle oynamaktı. Belki de yazmayı bu yüzden bu kadar çok sevdim. Hayal gücü geniş, yalnız bir çocuktum. Okul yıllarımda ise çok arkadaşım olsa da hayal dünyamın kapılarını hiç kapatmadım. Bana o yıllarda büyüyünce ne olacaksın? Diye sorduklarında hep aynı cevabı verdim. Hikâyeler yazacağım sonra onlar film olacak. Bunun anlamını bile tam bilemiyor, daha doğrusu ifade edemiyordum ama ne istediğimi çok iyi biliyordum. 





                 Ortaokul ve liseyi İstanbul’da okudum. Evimiz Taksim’in tam ortasındaydı bu durum da bana çok büyük bir avantaj sağlıyordu. En üst kattaki evimizin salonunun penceresi Taksim meydanına, benim odamın penceresi Tarlabaşı’na bakıyordu. Oradan dışarıdaki dünyayı izlerken, ne hayallere daldım, ne ilginç insanlar gördüm. Bunların hepsi, yazarlık serüvenimde biriken birer değer olarak döndü bana. Liseden sonra, çok istemesem de İstanbul Üniversitesi Sağlık Meslek Yüksek Okuluna gittim. Ailem sağlıkla ilgili bir bölüm okumamı istemişti ama benim aklım fikrim, kitaplar, hikâyeler, filmlerdi. Bu hiç değişmedi. Cerrahpaşa’daki okulum bittikten sonra orada işe girdim ve bir süre çalıştım ama yapmak istediğim bu değildi. Her geçen gün, hayalimden uzaklaştığım için depresyona girdim. Bir gün bir tiyatro sahibiyle tanıştım ve yazmayı sevdiğimden bahsettim. O da bana iki perdelik bir komedi oyunu aradıklarını söyledi. O zamanlar tiyatro oyunu nasıl yazılır bilmiyordum bile, tamamen tahmin yürüterek ilk oyunumu yazdım: ”Araf Ne Taraf” Çok beğendiler ve hemen provalar başladı. Sahnelendiği gece yaşadığım heyecanı dün gibi hatırlarım. Yazdığım karakterler, kanlı canlı karşımda hayat bulmuş konuşuyordu. O günden sonra artık başka işlerle zaman kaybetmek istemediğimi ve benim hayattaki amacımın, yazmak, yeni dünyalar yaratmak, yoktan var ettiğim karakterlere hayat vermek olduğunu anladım. Cerrahpaşa’daki işimden istifa ettim. Birçok dergide ve internet sitesinde editörlük yaptım, film eleştirileri yazdım. Bir süre de Takvim gazetesinde köşe yazdım. Bu arada evlendim, neyse ki sevgili eşim beni çok destekledi, asla mesleğimin önünde bir engel olmadı, aksine hep yüreklendirdi. Ben yok artik,  bu işi yapamayacağım diye, moral olarak her çöktüğümde, elimden tutup beni kaldırdı. Bana ve yeteneğime inandı. Ben de daha büyük bir aşkla yazdım







  Hayallerin sınırı yoktu, küçükken hep yazdıklarım Amerika’da film olacak diye düşünürdüm, hala düşünüyorum. Amerika da olması da şart değil, film olsun, zaten dünyayı dolaşır diyorum. Tiyatro oyunumda oynayan bir oyuncu vasıtasıyla Gem TV ile tanıştım. Orta doğuda yayınlanacak Türk dizisi çekmek istiyorlardı. Onlarla anlaştım ve Kalbimdeki Yabancı’yı yazdım.  Sette olmak, yazdığım karakterlerin bu kez kamera karşısında canlandığını görmek ayrı bir keyifti.  Yakında seri halinde yazdığım çocuk kitaplarım çıkacak. Büyük romanlarım da sırada. Yazmak benim için nefes almak gibi, yazmadığım gün nefessiz kalırım, umarım yaşadığım sürece yazdıklarımı severek okur ve izlersiniz.





Yorumlar

Unknown dedi ki…
Ben de mühendislik okuyorum. Sanırım benimki daha da alakasız bir bölüm. Ama bir gün, neden olmasın... Başarılar dilerim.
Unknown dedi ki…
Gerçekten çok güzel ve açıklayıcı bir biyografi olmuş. Ayrıca anlatım biçiminiz her cümle sonunda tasavvur ettiriyor. Bsşarılarınızın devamını dilerim.