Pitbull Sendromu


Benim kendi kendime koyduğum bir teşhisti bu; pitbull sendromu. Hiçbir prosedür de rastlayamazsınız, çünkü böyle bir hastalık yok. Ben neden ve kimlere bu tanıyı koyuyorum peki?
Hemen açıklayayım. Hani sevimli ama kızdı mı hemen oradan hızla uzaklaşılması gereken köpek cinsi Pitbulllar var ya. Onlar tuttu mu bırakmazlar malum. İşte ben de eskiden, bana zarar da verse bir şeyi tuttum mu bırakmazdım. Geçirirdim dişlerimi, kenetlerdim çenemi. Etrafımdakiler,
kafama, sırtıma indirirdi sopayı, bırakmazdım. Bilmezdim ki asıl kendime zarar veriyorum. Bırakırsam, hayatıma devam edemem zannederdim. Tutmaya devam etmeliydim çünkü en iyi bildiğim buydu.
Ama bir gün, benim güçlü dişlerimin de yetersiz kaldığı bir kayıp yaşadım. Kimse ölüme karşı koyamaz, ben de koyamadım. Kaybedince öyle canım yandı ki, bırakmayacağım diye direndiğim hiçbir şeyin önemi kalmadı. Anladım ki vazgeçmek gerek bazen, vazgeçebilmek gerek.
Çünkü hayat senin fikrini sormadan akıp gidiyor zaten. Ve ben bir yere ya da birine böylesi körü körüne yapışmışken, aslında benim için en iyinin ne olduğunu göremiyordum.  Pitbull Sendromu bu işte. Bırakmaya cesaret edemediğimiz ve körü körüne bağlandığımız her şey. Sevgili, iş, ev, arkadaş, alışkanlık… Artık bize zarar verdiğini ya da onun bizim onu bırakmamızı istediğini, bırakma zamanımız geldiğini ısrarla anlamak istemediğimiz her şey. O paçasını kurtarmak için bacağını sallayıp duruyor ama biz öyle yapışmışız ki, bırakmıyoruz. Bırakırsak, düşeceğimizi sanıyoruz. Oysa çok daha güzel seçenekler ve doğrular var etrafta. Bazen vazgeçmeyi bilmek ve dişlerimizi gevşetmemiz gerek.
Not: Pitbulllara kızmayın onlar sadece sahibinin etkisinde kalan, diğer köpeklerden farkı olmayan sevimli hayvanlar.

Ebru Erdemoğlu

Yorumlar