Bir Lost fırtınası almış gidiyor. İnsanlar DVD’lerini satın alıyor, yayınlanmamış bölümlerini bulmak için interneti tarıyor, sonraki bölümlerde ne olacağı hakkında tartışıyorlar.
"Peki nedir Lost’u bu kadar çekici kılan?" dedim ve izlemeye başladım.
Ve çok geçmeden artık bir Lost bağımlısıydım.
İlk kez bir dizi için sabaha
kadar uyanık kaldım. Bir bölüm daha izleyip yatıcam dedim ama her bölüm öyle bir yerde bitiyordu ki "acaba ne olacak?" sorusu beynimi kemirirken ekranın başından kalkamıyor ve diğer Lost bağımlıları gibi sabahlıyordum."Peki nedir Lost’u bu kadar çekici kılan?" dedim ve izlemeye başladım.
Ve çok geçmeden artık bir Lost bağımlısıydım.
İlk kez bir dizi için sabaha
O yüzden izlemeye başlamadıysanız Lost’u satın almadan önce tatile çıkın!
Lost’un öyküsüne gelince: Bu güne kadar izlediğim en iyi uçak kazası sahnesi ile kahramanlarımız bilinmeyen bir adaya düşer. Hayatta kalanlar kurtarılmayı beklerken adanın pek de normal bir ada olmadığını ilk günden anlarlar. Burası gizemli güçlerin bulunduğu, sırlarla dolu farklı bir adadır. Ve bekledikleri kurtarma ekibi gelmeyecektir.
Bir yandan hayatta kalma mücadelesi verirlerken bir yandan da adadaki tehlikelerle mücadele eden kazazedeler, her geçen gün ada ile ilgili başka bir şaşırtıcı gerçeği keşfederler.
Haritalarda yeri belli olmayan bu adada mahsur kalan kazazedelerin, davranışlarına anlam veremediğimiz zamanlarda ustaca geçmişlerine dönüş yaparak hepsini daha iyi tanıma şansı veriyor Lost’un senaristi.
Flashbacklerle geçmişlerine gidip her birinin uçağa binmeden önceki hayatlarına göz atıyoruz. Neden o uçakta olduklarından kimseye söylemedikleri sırlarına kadar. Geçmişlerine yaptığımız her yolculuk da bu adaya düşmeden önce bir şekilde karşılaştıklarını yada tesadüfi ortak yönleri olduğunu farkediyorz. Belki de onlar adaya düşmek için seçilmiştir kimbilir...
Dizinin bu kadar sevilmesi tesadüfi değil elbette. Ustaca yazılmış bir senaryo, farklı bir çekim dili, her biri roman olacak karakterler ve sürekli çözülmeye çalışılan bir bilmece Lost. Tabi popüler dizilerin meşhur formülünü eklemeyi o da unutmamış bünyesine; aşk üçgeni.
Evet, Lost’ ta sadece sürükleyici bir maceraya değil duygusal gel gitlere de bolca seyirci oluyoruz. Özellikle de Jack, kate ve Sawyer arasında ki aşk üçgeni ve Kate’in kimi seçeceği izleyiciler arasındaki baş tartışmalardan biri bu konuda formlar açılmış durumda. Laf aramızda kalsın benim gönlüm sawyer’dan yana...
LOST’TA KİM KİMDİR:
Her geçen bölümde yeni bir karakter eklenirken bir başkasını elim bir şekilde kaybettiğimizden hepsine değinemeyeceğim. Ama Lost’un ana karakterleri ile sizleri tanıştırmam mümkün.
JACK: kazazedelerin lideri sayılan Jack bir doktor. Bir çok kişinin hayatını kurtardı ve doğuştan yardımsever. Adada başı en çok derde giren kişilerin başında gelse de o önce arkadaşlarına yardım ediyor. Ve meşhur aşk üçgenininde yer alıyor.
KATE: Sırlarla dolu Kate, adaya düştüğü ilk andan beri yeni bir hayata başlama şansı yakaladı. Geçmişindeki sorunlardan şimdilik kurtulmuş görünse de adada uğraşması gereken çok daha fazla sorun olduğu tartışılmaz bir gerçek. Ve tabi adanın iki yakışıklısı arasında kalması da cabası...
SAWYER: Dizinin karizmatik yakışıklısı Sawyer, agrasif, bencil ve asosyal bir tablo çizse de gerektiğinde yardım etmekten kendini alamıyor. İnsanlara taktığı takma adlar ve ilginç kişiliği ile adanın en renkli karekterlerinden biri olan Sawyer aşk üçgeninin diğer ayağını oluşturuyor.
CHARLİE: İngiltere’de Drive Shaft isimli bir rock grubunun uyuşturucu bağımlısı solisti iken adaya düşüyor. Adada ki arkadaşı John Locke sayesinde bu alışkanlığından kurtuluyor ve faydalı olabilmek içn elinden geleni yapıyor tabi kaderi izin verdiği sürece.
JOHN LOCKE: Gizemlerle dolu bir ada sakini Locke. Kazadan önce tekerlekli sandelyeye mahkumdu ama adaya düşünce mucizevi bir şekilde yürümeye başladı. Bu durumu adaya borçlu olduğuna inanan Locke adadaki gizemi çözmek içn görevli olduğunu düşünüyor. Ve öyle felsefi sözler ediyor ki bu adam nasıl biri demekten kendinizi alamıyorsunuz.
LOST’UN GİZEMLERİ
Her bölüm farklı bir sır çıkıyor karşımıza Lost’ta. Ağaçları yıkıp deviren kara bir duman, aniden ortaya çıkan ve orada ne aradığı bilinmeyen kutup ayıları, adanın pek de misafirperver olmayan ve ‘’Diğerleri’’ olarak adlandırılan öbür sakinleri, gizemli sayılar ve o sayıların bir kompitüre her 108 dakikada bir girilmezse adanın yok olacağına inananlar, adanın manyetik alan etkisi...
Bu liste uzar gider. Ada medyumluk yeteneği olan kişleri özellikle seçmiş gibi. Hemen herkesin ilginç bir özelliği olması başka türlü açıklanamaz.
Yakında Türk Lost’u da çekilmeye başlanacak. Adı Kurban’ın Kurbanları olacak dizide kurban bayramı nedeniyle tatile çıkıp adaya düşenlerin başına gelenler anlatılacak. Orjinali bu kadar ilgi görürken yerlisini çekmek büyük cesaret ister diye düşünüyorum bakalım o da aynı başarıyı yakalayabilecek mi.
Yeni sezonu şubat ayında çekilmeye başlanacak Lost için söylenecek çok şey var. Dizinin en büyük artısı da bu zaten hakkında tartışıyor olmanız. Merak ettiğimiz tüm soruların cevabını sonunda öğrenebileceğimizi umarken Lost’un 2010’ da biteceğini öğrendim ve şok oldum.
Desenize daha çok uykusuz kalacağız.
Her geçen bölümde yeni bir karakter eklenirken bir başkasını elim bir şekilde kaybettiğimizden hepsine değinemeyeceğim. Ama Lost’un ana karakterleri ile sizleri tanıştırmam mümkün.
JACK: kazazedelerin lideri sayılan Jack bir doktor. Bir çok kişinin hayatını kurtardı ve doğuştan yardımsever. Adada başı en çok derde giren kişilerin başında gelse de o önce arkadaşlarına yardım ediyor. Ve meşhur aşk üçgenininde yer alıyor.
KATE: Sırlarla dolu Kate, adaya düştüğü ilk andan beri yeni bir hayata başlama şansı yakaladı. Geçmişindeki sorunlardan şimdilik kurtulmuş görünse de adada uğraşması gereken çok daha fazla sorun olduğu tartışılmaz bir gerçek. Ve tabi adanın iki yakışıklısı arasında kalması da cabası...
SAWYER: Dizinin karizmatik yakışıklısı Sawyer, agrasif, bencil ve asosyal bir tablo çizse de gerektiğinde yardım etmekten kendini alamıyor. İnsanlara taktığı takma adlar ve ilginç kişiliği ile adanın en renkli karekterlerinden biri olan Sawyer aşk üçgeninin diğer ayağını oluşturuyor.
CHARLİE: İngiltere’de Drive Shaft isimli bir rock grubunun uyuşturucu bağımlısı solisti iken adaya düşüyor. Adada ki arkadaşı John Locke sayesinde bu alışkanlığından kurtuluyor ve faydalı olabilmek içn elinden geleni yapıyor tabi kaderi izin verdiği sürece.
JOHN LOCKE: Gizemlerle dolu bir ada sakini Locke. Kazadan önce tekerlekli sandelyeye mahkumdu ama adaya düşünce mucizevi bir şekilde yürümeye başladı. Bu durumu adaya borçlu olduğuna inanan Locke adadaki gizemi çözmek içn görevli olduğunu düşünüyor. Ve öyle felsefi sözler ediyor ki bu adam nasıl biri demekten kendinizi alamıyorsunuz.
LOST’UN GİZEMLERİ
Her bölüm farklı bir sır çıkıyor karşımıza Lost’ta. Ağaçları yıkıp deviren kara bir duman, aniden ortaya çıkan ve orada ne aradığı bilinmeyen kutup ayıları, adanın pek de misafirperver olmayan ve ‘’Diğerleri’’ olarak adlandırılan öbür sakinleri, gizemli sayılar ve o sayıların bir kompitüre her 108 dakikada bir girilmezse adanın yok olacağına inananlar, adanın manyetik alan etkisi...
Bu liste uzar gider. Ada medyumluk yeteneği olan kişleri özellikle seçmiş gibi. Hemen herkesin ilginç bir özelliği olması başka türlü açıklanamaz.
Yakında Türk Lost’u da çekilmeye başlanacak. Adı Kurban’ın Kurbanları olacak dizide kurban bayramı nedeniyle tatile çıkıp adaya düşenlerin başına gelenler anlatılacak. Orjinali bu kadar ilgi görürken yerlisini çekmek büyük cesaret ister diye düşünüyorum bakalım o da aynı başarıyı yakalayabilecek mi.
Yeni sezonu şubat ayında çekilmeye başlanacak Lost için söylenecek çok şey var. Dizinin en büyük artısı da bu zaten hakkında tartışıyor olmanız. Merak ettiğimiz tüm soruların cevabını sonunda öğrenebileceğimizi umarken Lost’un 2010’ da biteceğini öğrendim ve şok oldum.
Desenize daha çok uykusuz kalacağız.
Yorumlar