SiiRLERiM


Aç Kapıyı Baba

Ben geldim baba aç kapıyı
Dışarısı soğuk, üşüyorum
Benim baba tanımadın mı?
Baksana nasıl da titriyorum
Ben geldim baba neredesin?
Neden uzak mesafedesin?
Yoksa yanlış mı geldim? İşte doğduğum evdeyim
Aç kapıyı baba ben geldim
Türlü bahaneler yok arkamda, olduğum gibi
Kollarına alıp sevdiğin gibi
Sanki hala küçükmüşüm gibi
Ben geldim baba, neredesin?
Haklıymışsın beni kollamakta yaşadım gördüm
İnsan sandığım oncasının üstünü örttüm
Kırıldım, incindim yine de güldüm
Senin sevgin gibi yokmuş yaşadım gördüm
Kızdın mı baba? Affedersin
Sen babamsın hep affettin
Dinlemedim, utandım, kırdım belki seni
Asıl utanılacak benim yeni fark ettim
Döndüm işte baba aç kapıyı
Yokmuş dünyada senden haklı senden sevdalı
Sesin kulağımda mıh, göğsümde ateş
Yıllar geçse de bu sancı dinmeyecek
Sendin adam gibi adam, ben başka yere baktım
Sendin en sıcak liman, yanlış yerlere yanaştım
Düştüm, yıkıldım, yine de kalktım
Senin hayalinle bunca yolları aştım
Yanıldım baba, özür dilerim
Senin evin benim yuvam aç kapıyı da gireyim
Sesimi duymuyor musun nasıl da pişman
Yüreğimi bir görsen bin parça bin pişman
Belki anlarsın beni gençliğini ansan
Aptal olur elindekinin kıymetini bilmez gençken insan
Ne olursun küsme baba, bak nasıl pişmanım
Onca yoldan geldim hem aç hem hastayım
Seni nasıl özledim bir yüzünü göreyim
Aç kapıyı da sana sevdiğimi söyleyeyim
Gülmez evlat babası yokken yanında
Büyüse de bir yanı hep çocuktur aslında
Ben senin parçanım sen benim diğer yarım
Sen olmayınca tam değilim bir yanım hep yarım
Aç kapıyı baba sana geldim
Elimde kırılmış kalbim seni nasıl özledim
Yüzünü bir göreyim istersen alma içeri
Aç kapıyı gireyim sensin gerçek sevgili
Bak nasıl ağlıyorum duymuyor musun?
Hani hiç kıyamazdın hep öyle diyordun
Kıydılar bana baba insanlar kötü
Seni dinlemedim aklım yeni başa düştü
Aç kapıyı baba, bugün babalar günü
Hediyem kollarımda, buruk ve hüzünlü
Senin kokun doldurur ruhumu huzurla
Beni her babalar günü gülümseyerek hatırla

REENKARNASYON





Gül oldum ilkin

Kırmızı güllerin içinde en beyazıydım, koparıldım

Bir vazoya koydular, kuruyuncaya kadar, sonra da attılar.

Bir kuş oldum ardından

Küçük bir Saka

Kafese kapattılar.

Birde cereyanda bıraktılar. Hasta düştü kuş bedenim, ölüverdim.

Kendime geldiğimde sıcak bir kucakta, mırıldamaktaydım

Ev kedisi olmuştum. Şanslıydım bu kez, yuvam vardı.

Ne koparıldım ne de kafese kapatıldım.

Güzel bir kız vardı, hala hatırlarım.

Kucağında uyurdum saatlerce o, okşarken tüylerimi.

Ama doğamdan kaynaklı meraklıydım.

Hep camdan dışarıya bakardım.

Merak ederdim, evin dışındaki dünyayı

Bir gün camı aralık unutmuşlar

Uzatıverdim bıyıklı yüzümü dışarı

Rüzgâr okşadı tüylerimi, ürperdim

Yakından bakmak istedim, biraz daha yakından

Ne vardı aşağıda

Fazla eğildim, dengem bozuldu, bir de yakınımdan bir kuş uçtu

Düşüverdim.

Çığlıklar içinde uyandım

Çığlık atan da bendim üstelik

Sardılar sarmaladılar beni

Güzel kokulu bir kadının kucağına bıraktılar

O kadın çok seviyordu beni, hissedebiliyordum.

Bende onu çok sevdim daha ilk günden

Kollarındayken huzurluydum

Ama bir korku vardı içimde

Asıl şimdi başlıyor yolculuğun diyordu bir ses

En karmaşık canlı olarak geldin bu kez dünyaya

Yaşa, öğren, doğru seçimler yap

Mutlu da olabilirsin, umutsuz da

İyi de olabilirsin, zalim de

Dahi de olabilirsin, umarsız da

Ne olursan ol, yaşa.



Ebru Erdemoğlu



Babaanneme...

GİTTİĞİNDE







Gidiyorsun tamam da

Gittiğin yol, yol değil
Ne el sallarım ardından
Ne de öylece bakakalırım
Bilirim


Bu gidiş ilk değil
Belki hep böyle kanayacak
Belki gün gelecek artık acıtmayacak
Avuçlarımda zamanın izleri var
Zamanda senin sesin
Gülüşler gizli hatıralara
Bir de çocukluğum…
Trenler geçerdi evin salonundan
Ben, koşar yabancılara el sallardım
Şimdi sen gidiyorsun ya
Çocukluğum da gidiyor yanında
Dualar faydasız, sözler nafile
Sen yola çıkmışsın bile


Her adımında bir parçam düşüyor toprağa
Sen yeşeriyorsun
Her gidişinde ruhum geçiyor canımdan
Sen hayat buluyorsun
Gidiyorsun, anladım
Dönülmez yol, diyorsun
Peki, ben ne yapacağım burada sensiz
Gidersen kediler gelmeyecek kapıya
Bahçedeki ağaçlar erik vermeyecek
Ya komşulara ne derim
Seni soracaklar bana
Çaydan aynı tadı alamam, seninle içmezken
Kokunu çekemem içime, sen o kadar uzaktayken
Baksana nasılda kanıyorum
Her damlada halsiz düşüyorum
Umudum kırılıyor
Gittiğin doğru mu yoksa
Sıkıldıysan burada
Sana hayallerimi veririm
Yaşlandıysan, ömrümü
Yorgunum diyorsan, gençliğimi
Yeter ki kal
Bir gün daha kal
Ben böyle kanarken ardından
Hiç mi üzülmüyorsun
Bayramda gidiyorsun üstelik
Oysa her bayram koşardım yanına
Gidiyorsun
Canımdan can, içimden huzur, dağlardan rüzgâr gidiyor
İki kadın baş başa vermiş gidişini konuşuyor
Ben öylece dinliyorum onları
Baktığımı görünce susuyorlar, bakıyorlar merakla yüzüme
Onlara diyemiyorum gitmedi diye
O gidemez ki, ben oyum, o da ben
İçimden nasıl gider ben onunla yaşarken
Madem gidiyorsun
Daha görkemli olmalı yolculuğun
Bu sessizlik niye
Herkesin suçlu gibi eğik başı
Bu matem niye
Ben ağlarken sen
Belki gülümsüyorsun pencerenin ardından
Belki şaşkın diyorsun
Belki üzülüyorsun halime
Bu senin yolculuğun, tek kişilik bilet kestirmişsin
Ama erken hareket etmişsin
Ben sensiz büyürken
Tabi büyümek denilirse buna
Dilimde hep iki kelime
Bir türlü söyleyemedim kimseye
Küstüm gidişine
Sen gittin ya öylece
Bakışlarım buğulu kaldı
Göğsümde koca bir delik, bahçem güneşsiz kaldı
Sen bir bayram sabahı çıktın yola
Bana bir daha hiç bayram uğramadı



Ebru Erdemoğlu



Bilmiyorum

 





Bilmediklerim bildiklerimden daha fazla hakkında

Nasıl güldüğünü biliyorum ama seni ne mutlu eder bilmiyorum
Çabuk sinirleniyorsun, seni ne yatıştırır bilmiyorum
Korktuğunda siner misin yoksa kafa mı tutarsın


Sevdiğinde hoyrat mısın yoksa sahip mi çıkarsın
Bu aldırmaz görünüşün ne gizliyor ardında
Kırılmaktan yorgun bir yürek mi yoksa sevmekten korkan bir melek mi
Adını biliyorum ama aslında kimsin bilmiyorum


Ellerin güzel biliyorum ama nasıl dokunurlar bilmiyorum
Teninin rengini biliyorum ama nasıl kokar bilmiyorum
Dudaklarından sözler akar, bazen güldürür bazen kırar
Ama nasıl öper, bilmiyorum
Gözlerin çapkınca süzer etrafı, ya sevdiğine nasıl bakar
Hangi sigarayı içtiğini biliyorum ama içerken ne düşünüyorsun bilmiyorum
Gündüzleri biliyorum peki ya geceler


Yatağın cam kenarında mı yoksa ortasında mı bir odanın
Kıvrılıyor musun yatağa bir bebek gibi, yoksa sere serpe mi yatışların
Uyurken nasıl görünüyorsun bilmiyorum
Sarhoş olunca gülüyor musun yoksa hüzünleniyor musun
Çabucak unutuyor musun yoksa hep hatırlıyor musun
Kolay affediyor musun, kin tutuyor musun
Kırmaktan mı kırılmaktan mı korkuyorsun
Geceleri korkuyor musun benim gibi, yoksa hiçbir karanlık ürkütmüyor mu seni
Kaçmak mı daha kolay geliyor sana kalmak mı
Sarıldığında güven mi veriyor kolların, ihtiras mı
Bana böylesi yabancıyken neden bu kadar tanıdık geliyorsun
Beni tanıyorsun ama nasıl hatırlıyorsun bilmiyorum
Yürüyüşünü biliyorum ama nasıl koşarsın bilmiyorum
Tuttuğun takımı biliyorum ama sen nasıl oynarsın bilmiyorum
Sen bana ilham veriyorsun, ben sana bir şey ifade ediyor muyum bilmiyorum
Sen uzak durulması gereken ışıklı bir fenerken
Ben neden yolunu kaybetmiş aptal bir kelebek gibi,yanmaktan korkmadan sana uçmak istiyorum
Bilmiyorum…


Ebru Erdemoğlu







BİR BAYRAM GÜNÜ GİDENLER İÇİN…

 

   Senden sonra, hiçbir şey aynı değil. Ne renkler eskisi kadar parlak ne de yıldızlar. Kırmızı elimi yakmıyor, yeşil içimi aydınlatmıyor, mavi huzur vermiyor artık.


Günler, birbirinden farklı, her gün yeni bir hayat parçası taşıyor ruhuma. Yeni insanlar girip çıkıyor yüreğime, aklıma… Sen bir türlü çıkmıyorsun.

Dünya değişiyor, ben değişiyorum. Büyüdüm, ama hala küçük bir çocuk gibi korkuyorum yüksek merdivenlerden, karanlık odalardan.

Sesini özlüyorum bir de gülüşünü. Kokunu artık senden kalan kıyafetlerde de bulamıyorum.

Söylemek isteyip de söyleyemediğim sözler takılıyor boğazıma. Keşke beni okuyabilseydin gitmeden diyorum.

Gözlerim, seni arıyor kalabalık sokaklarda, seni andıran insanlara takılıyor, üzülüyorum.

Korkuyorum seni hatırlamaktan, yüzünü, ellerini unutuyorum. Fotoğraflara bakmıyorum ama hala dün görmüşüm gibi aklımdasın, anlayamıyorum.

Senin için büyük aşklar, görkemli bir hayat hayal ediyorum. Mutlu olmanı diliyorum her neredeysen sadece mutlu.

Ve bir gün hayatıma tekrar girmeni bekliyorum. Belki küçük bir kız olarak. Ya da yağız bir delikanlı…

Kaç yıl geçti artık saymıyorum. Sen gittiğinde bayramdı. Sen gittin, bana bir daha hiçbir bayram uğramadı…



Ebru Erdemoglu 




Sitemdir Sana Sevgili 

https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi-dqXzJBzKHR4OqVRWkzyRgH5rUEect0Xnt1RDHqWOT9INifysknN3h-oY4aKRLnJjueJ4NCLbB1MtRUtzAn4J2OUVHCOPplJuqEocF8OYrlJqpwD2ZzYrPd6TwU-ArNwru8yXXw_6NYH_/s1600/uzgun-yalniz-kadin-denizde.jpg

 Topraktan geldik sevgili toprağa gideriz

Sen bilmezsin ama aslında hepimiz biriz

Eğ o mağrur başını sanma ki sen teksin

Senin gibi kaç sevgili yalan oldu biliriz


Senin dilin çatallı yüreğin taştan

Unutma ki hiç kimse kaçamaz kara topraktan

Çok güvenme kendine o aldırmaz tavrından

Geçeceksin gün gelince göreceksin her şey yalan



Gözlerimden yaşlar su misali akar

Sen basar geçersin beni sevenler anlar

Sana sözüm kalmadı ne desem nafile

Göçüp gideceksin bir gün benden aldığın ah ile


Ne aşktan anlarsın ne sevdadan

Kapanmaz göğsüme açtığın koca yaram

Ben kendimi bilirim aşktır benim helalim

Vefasız olan adama aşk da, hava da, su da haram


Sevdaya düştü gönlüm bilmeden ne olduğunu

Unuttum kendimi gördüm dertli sonumu

Madem sevmeyecektin yalandı her sözün

Neden kandırdın beni şaşırttın doğru yolumu

Ne günler gördü bu gözler yerde yatan büyüktü

Ne sesler duydum çığlıklardan ruhum ürktü

Susuz, nefessiz kaldım yılmadım dayandım

Yârin bir bakışı geldi eğilmez boynumu büktü


Vefasızdır dünya gelen yalan giden yalan

Her gün gördüğün rüya bir bakmışsın hayat yalan

Günler günleri kovalar bir an gibi geçer zaman

Aç gözlerini, üzme kimseyi toprak yoldur arda kalan


Sensiz kalınca havasız kaldım, içtiğim sudan tat alamadım

Topraktan bir tas verdiler elime içine seni diktim, gül alamadım

Suladım her gün sevgi ile sabır ile

Diken oldu battı elime, kanadım yine yaranamadım


Kafiye için değil bu sözler sitemdir sana sevgili

Yalansa dizilsin boynuma ipler, bir gün görecek kim gerçek sahibi

Toprağa karışınca bu beden anlayacak kıymetimi

İş işten geçmiş olacak yalnız kalacak dertli sevgili


Sula toprak evimi her gün vefasız yârim

Burasıdır artık asıl yerim gerçek evim

Yaşarken bilemedin kıymetimi neyleyim


Geçtim tatlı candan mirasımdır son sözlerim


Ebru Erdemoğlu

 

 


































Yorumlar